Çocuk Büyütmenin Zorlukları Nelerdir?
Ayşegül Özgüner, Editör
Çocuk büyüdükçe annelerin korkuları da değişiyor, öncelikleri de. Herkes bizden mükemmel anne olmamızı bekliyor hatta belki söylemese de eşimiz bile. Bizim de insan olduğumuz, hata yapabileceğimiz, unutabileceğimiz, aklımıza gelmeyebileceği, acıkıp susayabileceğimiz unutuluyor, etrafımızdaki kim mükemmelse bir biz olamıyoruz mükemmel? Annelere takılan bu prangalar niyeyse ve sanki ne işe yarıyorsa annenin elini kolunu bağlamaktan başka… Hiç işte…
Çocuk büyütmeye dair belki de en önemli şey, geçmişte bebeğinizle ilgili yaşadığınız tüm zorluklar ve olumsuzluklar zamanla silinmeye başlıyor. Bu iyi bir şey, bir yandan. O yüzden yeniden ve yeniden anne olma ihtimalini düşünebiliyor kadın. Yalnız kendinizi haksız gördüğünüz, çileden çıktığınız ve bebeğinize sert tepki verdiğinizi düşündüğünüz anlar varsa eğer hatıralarınız arasında mesela işte onlar silinmiyor. Hiç çıkmıyor aklınızdan, geçmişe sanki hiç çıkmayan bir çentik atmışsınız gibi içinizde vicdan azabı olarak kalıyor üstünden yıllar bile geçse. O yüzden bu çentik sayısı ne kadar az olursa ya da hatta en güzeli hiç olmazsa o kadar iyi. Bunları ilerde de yaşamamak için karşımızdakinin çocuk olduğunu unutmadan hareket etmemiz gerekiyor. Çocuk gibi davranışları olan nice büyükleri sırf mecburiyetten, sırf kan bağından, sırf işyerinde maaş derdinden dolayı çekmiyor muyuz da kendi yavrumuza mı sabırlı olmayalım ama değil mi?
Yaşla beraber yaşanan sorunlar da değişiyor, bunlara çözümler bula bula anne olmayı öğreniyoruz aslında. Biz çözüm buldukça yeni sorunlar türüyor. Sanki bir bilgisayar oyunu var karşımızda, biz bir level atladıkça bir üste gönderiyor bizi oyun, onu öğrenmeye çalışıyoruz bu sefer de. Ama bunun oyundan tek farkı, bu mücadele ömür boyu hiç bitmiyor.
Doğumun ardından ilk bir yıl özellikle, emzirdim, emziremedim, aç kaldım, uykusuz kaldım, belim ağrıdı, bebeğim kaka yaptı, uyudu, uyumadı, ek gıdayı almadı, alerji mi çıktı, emekledi mi, yürüdü, daha yürümedi derken, bebeğimizin yaşları arttıkça sorunlarımız da boyut değiştiriyor emin olun. İlk zamanlar bunlar bizim en büyük dertlerimizken bunların bir kısmı yoluna giriyor, bir kısmı ortadan kalkıyor, bir kısmı ise boyut değiştirerek devam ediyor. Ama hayat devam ettiği müddetçe hiç bitmiyor.
İki yaşına geldiğinde bu sefer de değişik huylar çıkıyor çocuklarda, acaip ısırıyor bir dönem mesela, bir krize giriyor durduk yere ya da ne bileyim banyo yapmayı, ayakkabı denemeyi, saç kestirmeyi, akla hayale gelmeyecek birçok şeyi hiç sevmiyor mesela dönem dönem. Yaptırana kadar akla karayı seçiyoruz istemediği şeyleri. Kış günü incecik şeyle dışarı çıkacağım diye tutturuyor. Ya da yazın ortasında botlarını giymek istiyor. Bu ve bunun gibi bir sürü şey, inanın her annenin ve her çocuğun başından geçiyor.
O büyükler var ya onların laflarına takılmayın çok, onların yetiştirdikleri çocuklar sütten çıkma ak kaşık değil emin olun. Onların yaşadıkları belki bizimkinden daha beter ama unutuyorlar ya da öyleymiş gibi davranıyorlar. Geçmişle hesap yapmak herkesin harcı değil, onları uluorta herkese söylemek de cesaret ister. Karşıdakine ahkam kesmek daha kolaylarına geliyor. Ben mükemmelim demenin başka yolu bu da. Hadi canım sen de derler adama, her çocuk belki aynısı değil ama farklı zorluklar yaşatıyor ailesine, annesine. Sadece geçmişte kaldığından emin olun hafızalardan çıkıyor. Alın size örnek mesela, bizimki iki farklı ayakkabıyı kombin yapıp dışarı çıkardı ki evlere şenlik. Karışmadık bir süre, bıraktık kendi haline, gezdi farklı ayakkabılarla. Sonra ne mi oldu, kendi kendine bıraktı. İşte anahtar kelime, karışmayın, zorlamayın, baskı yapmayın sadece ve sadece her şeyin açıklamasını yapın. Bir süre sonra emin olun su yoluna giriyor. Bu aşamada sinir yapmaya, çocuğunuzla gereksiz yere ilişkinizi zedelemenize emin olun hiç değmiyor. Sonra çok ihtiyacınız olacak aranızdaki o güven duygusuna…
Çocuk büyütürken genelde hepimiz yapbozun parçalarıyla uğraşmaktan ortaya çıkacak olan malzemenin tümünü gözden kaçırıyoruz. Günlük hayatla cebelleşirken elimizde bir insan büyüttüğümüzü unutuyoruz. Onun da ilerde büyüyeceğini, ne ekiyorsak onu biçeceğimizi ve ektiğimizin bize de aynı şekilde geri döneceğini unutuyoruz. Çocuğumuza kızıyoruz belki, sesimizi yükseltiyoruz, daha ötesini söylemek daha istemiyorum, önemli işlerimiz var hep bizim, telefonda konuşulacak daha önemli kişiler, yapılacak temizlikler, gidilecek ziyaretler… Evet peki gözü sürekli bize dönük bakan ve bize bakarak hayatı öğrenen çocuğumuz ne olacak? Acaba ona yeteri kadar ilgi gösteriyor muyum? Ona güzel bir çocukluk yaşatıyor muyum? Onunla yeteri kadar güzel vakit geçiriyor muyum? Bence her anne babanın bu cümleleri bir gün içinde en az birkaç kere düşünmesi gerekir.
Onları geleceğe hazırlıyoruz, bizden oyun ve ilgi bekledikleri dönemler emin olun ki azalarak devam edecek. Çünkü hayatına bizim dışımızda arkadaşları, öğretmenleri, sosyal çevresi, ödevleri, başka ilgi ve hobileri girecek. Bizim %100 hayatında olduğumuz dönemlerin kıymetini bilmez ve tadını çıkarmazsak emin olun ki boşa geçmiş yıllara üzülmek nafile üzüntü kaynağı olacak. Bırakın her şeyi ve bebeğinizin ilk 3-4 ya da 5 senesini beraber doya doya yaşayın, sonra var ya hayatındaki doluluk oranınız %30-40’lara düşecek. Bitmeyecek belki ama zaten sizden birçok şeyi yapmanızı istemeyecek. Büyüdüğü için size her daim zaten ihtiyacı olmayacak. Tabi kendinize bağımlı bir çocuk yetiştirmediyseniz… Eğer öyleyse ömür boyu bakılacak nur topu gibi bir çocuğunuz oldu demektir, kolay gelsin size. Bir bakmışsınız 40 yaşında ayağına su götürür, yemeğini yapar, nazını çeker hale gelmişsiniz. Özellikle erkek çocuklarını böyle yetiştiriyor anneler. Yok mu böyle örnekler etrafınızda, eminim vardır ve görmüşsünüzdür. En güzel çocuk, size bağlı olmayan çocuktur. Hayatın ne göstereceği hiç belli olmaz, onları kendimize bağımlı yaparak onlara en büyük kötülüğü yaparız aslında. Ne demiştik, rüzgar eken fırtına biçer. Etrafta sorunlu çocuklar gördüğümüzde belki çocuğa bakarız,” Aaaa n’apıyor” diye, belki isimler koyarız, yaramaz, laf anlamaz, vahşi deriz geçeriz ama ben önce o çocuğun ailesine bakarım. Acaba aile ne hatalar yaptı da çocuk bu duruma geldi diye…
Sevgi dolu, gülmeyi bilen, hayatın tadını çıkaran ve mutlu çocuklar yetiştirebilmek dileğiyle…
Sevgilerimle…