Günümüzde Suriyeli Anne Olmak…
Ayşegül Özgüner, Editör
Dünya haritasının her köşesinde ayrı bir savaş yaşanıyor. Adı konmasa da sanki üçüncü dünya savaşının içindeyiz. Her ülke farklı dertlerle uğraşıyor. Çoğunun arkasında yine eski dünya savaşlarından tanıdığımız büyük devletler var. Kukla misali ipleri almışlar ellerine, oynatıyorlar istedikleri gibi. Bunun en büyük zararını ise canları pahasına, yaşamları pahasına halklar ödüyor.
Biz yeniyılda kime ne hediye alsam derdindeyken onlar yaşam mücadelesi veriyorlar. Yeniyılın gelişi umurlarında mı, hiç sanmıyorum. Hiç bilmedikleri bir yolculuğa çıkıyorlar. Başka bir ülke, savaşın olmadığı, belki ekmek paralarını çalışarak kazanabilecekleri bir yer arıyorlar. Bu yolculuğa bizim kısa bir mesafe için bile olsa düşünerek bineceğimiz basit teknelerle çıkıyorlar. Bebekleri kollarında, çocukları ellerinde; evlerini, yuvalarını, eşyalarını bırakarak belki en lazım olan eşyalar sırtlarında, umutları ceplerinde çıkıyorlar o yolculuklara. Biz arabasız şuradan şuraya gidemezken ya da nasıl gideriz diye düşünürken, onlar deniz aşırı ülkelere gözlerini karartıp o basit teknelerle gitmenin hayalini kuruyorlar.
Her gün yeni bir facia daha duyuyoruz. Aylan bebekti en son içimizi acıtan fotoğrafı gördüğümüz. Ama bir türlü bitmiyor. İki gün önce yeni bir facia daha oldu. Az değil adam başı üçer bin dolar verdiler o yolculuk için. Ölüme yolculuk için verilen üçer bin dolar. Yelkenli yat için anlaştılar ancak buluşma noktasına geldiklerinde kendilerinin sonu olacağı eski bir tekne ile karşılaştılar. Buna itiraz eden 20 kişi tekneye binmekten son anda vazgeçti. Ama belki aynı gücü kendinde yeniden bulamayacağını düşünen diğerleri bu tekneyle yapılacak yolculuğu kabul etti. Tekne Yunanistan’ın adasına gidecekken Muğla’nın Bodrum ilçesi açıklarında battı.
Batan tekneden bir anneyle bebeği de çıkarıldı. Bir vücut olmuş halde. Bir anne 4 aylık bebeğini emzirirken batmıştı tekneleri. Anne bebeğini emzirirken çocuğuyla birlikte ölüme gitmişti, bebeğiyle birbirlerine sarılmış halde bulundular. Birbirlerine sarıldıklarından, çocuk annesinin memesinde olduğundan anladılar büyük ihtimalle bebeğin emdiğini. Kimbilir bebek çok korktu belki meme istedi annesinden, belki çok acıktı uzun yolculukta, belki hissetti annesinin korkularını, çaresizliklerini, gelecek ümitlerini, güven duymak istedi geleceğe bir kere daha sarıldı annesine. Öylece bulundular suyun içinde sarmaş dolaş bir halde. Bu satırları yazmak o kadar zor ki, boğazıma düğümleniyor, o kare geliyor gözümün önüne, hiç fotoğraflarını görmesem de çok acıtıyor canımı. O anneyle bebeği için gözlerimden yaşlar geliyor. En azından birlikte öldüler arkalarında yarım bırakmadılar birbirlerini. Hangisi gitse çünkü geride kalan yarım olacaktı. Bir bütün oldular sarmaş dolaş, öylece gittiler ölüme.
Günümüzde Suriyeli bir anne olmak, ölüme bir adım daha yakın yaşamak demek, yurdundan yuvasından ayrı kalmak demek, dilini dişini bilmediği başka ülkelerden, başka insanlardan medet ummak demek, kendisiyle beraber çocuklarını da aynı kadere sürüklemek demek. Yeni bir yaşam ümidiyle yola çıkıp yolda kalan tüm Suriyeli anne ve bebekler mekanınız cennet olsun… Allah rahmet eylesin…
Yaşanan acıların artık geride kalması dileğiyle…