Satı Kabakçı, Yenidoğan Hemşiresi
Önce isterseniz hamilelikle başlayalım. Hamilelik döneminde beslenme ne kadar önemli? Tükettiğimiz her yiyeceğin bebeğimizin gelişimine önemli bir katkısı var mı?
Bir kadının beslenmesine en fazla özen göstermesi gereken dönem hamilelik dönemi diyebilirim.
Özenden kastım, özel bir diyet ya da özel az bulunan yiyeceklerin tüketilmesi değil. Hamilelik döneminde her kadın öncelikle 3 ana 3 ara öğün yapmalı ve bunu alışkanlık haline getirmeli. Ana öğünlerin normal porsiyonun üstüne çıkmasına gerek yok, ama mutlaka sebze, meyve, baklagiller, tahıllar gibi tüm sağlıklı ve doğal yiyeceklerden dengeli bir şekilde tüketmeli. Özellikle dikkat edilmesi gereken, hazır gıdalar, sakatatlar, mevsiminde olmayan yiyecekler, boyalı gıdalar, açıkta satılan yiyecekler, son kullanma tarihi geçmiş yiyecekler, saklama koşulları uygun olmayan yiyeceklerin tüketilmemesine özen gösterilmelidir.
Ayrıca hamilelik döneminde yediklerimiz bebek için çok önemli her – sağlıklı ve doğal- gıdayı tüketmek bebeğin gelişimi için ve sonrasında damak tadının oluşması için önemli, biz ne kadar seçersek bebeğimiz de ek gıdalara geçtiğinde o kadar seçecektir. Annenin beslenme sıklığı, bebeğin anne karnında kilo alımını doğrudan etkilemektedir. Eğer sadece ana öğünlerde yemek yiyen biri ise anne adayı sadece kendi kilo alır, bebek istenen düzeyde kilo alamayabilir. Bebeğin kilo alması için 3-4 saat ara ile azar azar sağlıklı ve önerilen yiyeceklerden tüketmek gerekir.
Düşününki yeni bir şey oluşturuyorsunuz, her dokunuşun bu varlık üzerinde farklı bir etkisi olacaktır. Bedeninizde de küçücük bir canlı oluşurken tabiki yenilen her gıdanın, hissedilen her duygunun gelişime-değişime-bebeğe bir etkisi olduğu artık biliniyor.
Aşerme konusunda da küçük bir şey söylemek istiyorum. Hamilelikte annenin bazı besinleri tüketmeyi daha çok istemesi olarak tanımlayabileceğimiz aşerme, bebeğin ihtiyacından ziyade daha çok gebelik psikolojisi ile ilgili bir durum. Günümüzde bazı babaların bile aşerdiği gözleniyor. Bu da bu durumun psikolojik olduğunu göstermekte…
Peki hamilelik döneminde alınan kilolar annelerimizin korkulu rüyası haline gelebiliyor. Bir hamilelikte en fazla ne kadar kilo almak gerekir, sırf bebek için daha fazla yemek yemek doğru mu? Acaba bu kilolardan kısa sürede kurtulmak mümkün mü?
İşte tüm korkuların kaynağında doğru bilmemek ve bilgilendirilmemek saklı. Hamile kadın eğer hamilelik süresince dengeli ve sağlıklı beslenir, gereksiz yere hamur işi, tatlı vb. kilo yapan gıdaları tüketmezse fazla kilo alımı söz konusu olmaz.
Hamilelikte seyrek ve çok yemek anneye kilo yapar, sık ve azar azar yemek bebeğe kilo yapar, dolayısıyla bebeğinin kilo almasını isteyen annelerin daha sık ama azar azar yemek yemesi gerekir. Hamilelik süresince ortalama 12 kg almak istendik bir kilo artışıdır.
En önemlisi de alınan kiloların verilmesi. Ama doğum sonrası anne adaylarına önerim kesinlikle diyet yapmamaları, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeleri, su tüketimini artırmaları ve bebeklerini emzirmeleri olacak. 750 ml süt üretimi için yaklaşık 500 kalori yakılıyor. Alınan kilolar en güzel ve hızlıca emzirme ile veriliyor. Emzirirken sporla yakamayacağımız kadar kalori harcıyoruz ve bu durum kilo vermeye yardımcı oluyor. Diyet yapmak önce süt miktarını düşürüyor ve bundan emzirme süreci de etkileniyor. Emziremeyince de kilo vermek zorlaşıyor. Anne hem kilo veremiyor, hem de bebeğine süt veremez hale gelebiliyor. Bunun için kilo yapan gıdalardan uzak durarak dengeli ve sağlıklı beslenmek ve bol bol emzirmek kilolardan kurtulmanın en güzel yöntemi.
Her anne bebeğini emzirebilir mi? Yoksa “bebek emmedi” “memeyi tutmadı” ya da “annenin sütü yok” inanışları sadece bir hurafe mi?
Bence söyledikleriniz hurafe değil annelere yapılan en büyük haksızlık ve darbedir. “Sütün yok, bebek aç kaldı, bebek doymadı, mama verelim” gibi anneye “sen yetersiz bir annesin” mesajı içeren cümleler kurmak oldukça yanlış bir yaklaşımdır. Bu cümlelerle maalesef o kadar sık karşılaşıyoruz ki, ben çok üzülüyorum. Kadına bunları söyledikten sonra sütünün gelmesini beklemek haksızlık olur zaten. Doğuran her kadın emzirebilir, doğru desteklendiği, emzirme pozisyonlarını ve emzirme tekniklerini doğru uyguladığı sürece süt oluşumu devam eder ve emzirme gerçekleşir. Kadın ne kadar isterse istesin çevresinde onu mutsuz eden kişiler, olaylar ve söylemler varsa o kadar süt üretimi azalacak ve emzirme engellenmiş olacaktır. Süt olmayınca ya da az olunca bebek de emmek istemeyecek. Sonuçta mamaya geçiş başlayacaktır. Doğum yapan kadını doğru desteklemek diğer aile bireylerinin en önemli görevidir.
Doğum yapacak ya da yeni doğum yapmış bir annenin yakınındakiler nasıl bir tavır içinde olmalıdır?
Biraz önce bahsettiğim gibi davranmamalıdırlar. Daha çok anneyi destekler tarzda olmalıdırlar. Anne ile bebeğin sık temas etmesini sağlamak, anneyi dinlendirmek, ona motive olacağı “sen bebeğine çok güzel bakıyorsun, bebeğin seninle olmaktan mutlu ve huzurlu, bebeğine yetebiliyorsun” gibi olumlu mesajlar vermek, anneleri mutlu edecek ve süt salınımını ve emzirmeyi olumlu etkileyecektir.
Aile büyüklerinin desteği tabi ki çok önemli, yön vermede ve lohusanın ihtiyaçlarının karşılanmasında destekleri güç verecektir. Annenin görevi öncelikle, bebeğine bakmak, beslemek, dokunmak ve sevmek olmalıdır. Çünkü bebeğin öncelikle anneye ve babaya ihtiyacı var. Yakınlarından destek gören anne de, baba da kendini daha güvende hissediyor, daha mutlu hissediyor. Diğer aile bireylerinin daha çok anneye destek olacak işleri (ev işi, yemek, bebeğin kıyafetlerini hazırlanması gibi) yapması gerekir.
Aslında eskiden toplumumuzda kadın doğum yapar ve emzirirdi. Sevme, dokunma gibi diğer tüm bebekle ilgili uygulamaları aile büyükleri yapar, lohusa kadın da hem bebeğine bakar, hem de aile büyüklerinin, gelen misafirlerin ağırlanması, yemek vb işleri üslenirmiş. Bu tabi ki çok eskide kaldı ya da kalmasını istiyoruz. Çünkü oldukça yanlış bir davranış, UNUTMAYALIM Kİ bebeğin öncelikle anneye ihtiyacı var.
Peki Satı Hanım emzirmek anne ve bebek için neden önemlidir?
Öncelikle bebek için önemini söyleyeyim, çünkü bebeğe olan faydalarını bilen anneler, “bana da faydalı mı?” diye düşünmeden emzirmek isterler. Emen bebeklerde özgüven destekleniyor, ilerde özgüveni yüksek birer birey oluyorlar. Duygusal gelişim ve anne bebek arasındaki bağlanma daha kuvvetli oluyor. Huzurlu ve mutlu bireyler oluyorlar. Tatmin olma duyguları geliştiği için doyumsuz ve talepkar kişilik kazanmıyorlar. Anne sütü, bağışıklık sistemini desteklediği için hastalıklara karşı korunuyorlar, sindirim sorunu yaşamıyorlar, zeka ve beden gelişimleri daha iyi oluyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerin zeka ve öğrenme düzeylerinin diğer bebeklere göre daha iyi olduğu bilinmekte.
Anneler içinse emzirmek, bebeğiyle duygusal bağlanma, kanser gibi bazı hastalıklardan korunma, pratik olması ve zaman kaybını önlemek açısından oldukça önemli. Ayrıca anne sütü ekonomik ve steril olduğu için ailelere katkı sağlamakta ve sağlık harcamalarını oldukça azaltmaktadır.
Her anne bebeğini mutlaka emzirmelidir. İlk 6 ay sadece anne sütü daha sonra anne sütü ile birlikte 2 yaşına kadar ek gıdalar verilmeli.
Anne sütü neden önemlidir? Anne sütü alan bir bebekle almayan bebek arasında fark var mıdır?
Bebek için en sağlıklı ve sindirimi en kolay besin anne sütüdür. Bebek için eşsiz bir besindir. Her bebek mutlaka anne sütü almayı hak eder. Anne sütünü emzirerek vermek en doğal ve istendik bir beslenme şeklidir. Sağılıp verilen anne sütü ile emzirmek arasında bile çok fark vardır. Bunun için en güzeli emzirmektir.
Anne sütünü göğüste üç bölüme ayırabiliriz. Ön süt, orta süt, arka süt diye… Öndeki süt daha sulu bir süttür, ortadaki süt bebeği doyuran içeriği ön süte göre daha zengin, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayan bir süt. Bebek arkadaki süte ulaştığında tatmin olma duygusu oluşur, çünkü bu sütün yağ ve şeker oranı yüksektir ve bebekte doyma duygusu oluşturur. Emzirme sırasında da bebeğin kendiliğinden tatmin olup memeden ayrılması bu nedenle önemlidir. Sonra gaz çıkartıp diğer meme verilerek bebeğe, ön süt, tatlı sonrası su içmek gibi biraz emzirtilerek rahatlaması sağlanır.
Böylelikle emzirmeyle bebeği sadece doyurmuyoruz aslında aynı zamanda duygusal olarak bazı özellikler de kazandırıyoruz. Sağılmış sütte ilk damla ile son damla arasında fark olmadığı için bebek doyar ama duygusal desteklenme olmaz. Mamalarda ise durum daha farklı. Mama vermek, oldukça yapay ve duygusuz bir besleme yöntemi. Mamalar bebeğin bağışıklık sistemini yeteri kadar desteklemez ve duygusal gelişimine katkıları yoktur. Anne sütü alan bebeklerin birçok üstünlükleri vardır, örneğin öğrenme kabiliyetlerinin daha iyi olduğu bilinmekte.
Anne sütü artırılabilir mi? Bunu artırmak annenin elinde midir?
Tabiki anne sütü artırılabilir, tekrar söyleyeceğim ama öncelikle annenin iyi desteklenmesi gerekir. Bol su içmek, dengeli beslenmek, süt arttırıcı çaylar içmek sütü artırır. Kadının kendini mutlu hissetmesi ya da mutlu hissettirecek şeyler yapması sütü artıracaktır. Uyumak, dinlenmek, ağrı çekmemek süt salınımını olumlu etkiler. Süt arttırmak için vücuttan sıvı atıcı içecekler tüketmemek gerekir. Örneğin; yeşil çay, ada çayı, nane limon çayı ve maydanoz tüketmemek gerekir.
Emzirmeyi etkileyen faktörler var mıdır Satı Hanım?
Oldukça önemli bir konu bence. Emzirmeyi birçok faktör etkiler, en önemlileri annenin psikolojisini değiştiren durumlar. Süt salınımı ve emzirme anne psikolojisi ile doğrudan ilişkilidir. Anne kendini iyi, mutlu ve rahat hissediyorsa süt miktarı da fazla olacaktır, emzirme de keyifli olacaktır. Annenin mutlaka desteklenmesi gerekir, onu üzecek mutsuz edecek davranışlardan uzak durmak gerekir. Emzirme sırasında anne ile bebeği başbaşa bırakmak ve onlara çok karışmamak gerekir. Emziren annenin rahat bir yerde sırtını ve kollarını destekleyerek ağrı duymayacağı bir pozisyonda emzirmesi gerekir. İlk dönemlerde annenin bebeği dışında başka işlerle meşgul olmaması gerekir.
Emzirme döneminde annelerimiz bazı emzirme sorunları da yaşayabiliyor. Örneğin annelerimizin en sık karşılaştığı sıkıntılardan biri meme başında yara oluşması. Acaba bu tür bir emzirme problemi neden kaynaklanır? Nasıl çözümlenir?
İnsan vücudunda en hassas dokulardan birisi de göğüsler. Annenin emzirmeye başlamasıyla beraber günde 8-10 kez 30-60 dakika süreyle sürekli bir dokunma ve tahriş söz konusu oluyor. Ağrı olması gayet normal. Ama bu ağrı bebek tuttuktan 5-10 saniye sonrasında geçmeli ve göğüsler alıştıktan sonra (yaklaşık 5-10 gün) sonra artık bu ağrının olmaması gerekir. Eğer ağrı bebek emdiği sürece devam ediyorsa bebek sadece göğüs ucunu tutuyor olabilir. Bu da hem göğüse zarar verir, hem de bebek yeteri kadar süt alamaz. Beslenemediği için de daha hırslı emmek ister ve daha uzun süreli emer ki bu göğsün daha çok ağrıması demektir.
Bu durumda bebeğin göğse doğru tutturulması ağrıları azaltır. Göğüs ucu kremleri kullanmak, göğüs ucundaki sürtünmeyi azaltmak için göğüs kalkanı kullanmak, göğsün hava ile temasını artırmak ağrıların azalmasında etkili olacaktır. Çatlak oluşmuş ve kanama varsa göğüs ucunda gene de bebeği emzirmeye devam etmek gerekir. Ağrıyı azaltmak için kullanılan silikon göğüs ucu yanlış bir uygulamadır. Göğsün iyileşmesi için bebeğin tükürük salgısı ile göğüs ucunun temas etmesi gerekmektedir. Bunun için mutlaka doğru bir şekilde tutturup emzirmek gerekir.
Peki anne ve bebekte gaz yapan yiyecekler nelerdir?
Gazın sütle bebeğe geçtiği %100 kanıtlanmış bir durum değil. Ama gözlemlenen bazı gaz yapan yiyeceklerin anne tarafından tüketilmesi, bebeğin de o gün gaz sorunu yaşamasına neden olabiliyor. Bu konuda diyetisyenler daha kesin kurallar koyuyorlar anneler için. Ama bebekler için annenin her yediği gıdanın bebeğe olan faydaları atlanıyor, diye düşünüyorum.
Bebek hemşiresi olarak her gıdanın tüketilmesi taraftarıyım ve annelere mutlaka her gıdadan tüketmelerini öneriyorum. Ama anne gaz yaptığını düşündüğü bir yiyeceği tüketirken bebeğini mutlaka gözlemlemeli. Eğer bebeğinin o günü, gazlı ve ağrılı geçirdiğini düşünüyorsa bu gıdayı daha az ve biraz daha seyrek tüketmeli ve gün içinde bebekte gaza neden olduğunu düşündüğü iki gıdayı aynı anda tüketmemelidir. Çünkü tüketilen her gıdanın bebek için birçok faydası var, kar-zarar değerlendirmesi yapmak mutlaka gerekiyor. Bebeğin damak tadı da annenin tükettiği gıdalarla ilişkili. Bu nedenle ilerde bebeğinizin her gıdadan tüketmesini istiyorsanız mutlaka hamilelikte ve emzirmede her gıdadan tüketmelisiniz.
Gaz problemi olan bebeğin gazı ne zaman ve nasıl çıkarılmalıdır?
Bebeklerde gaz olayı 4-6. haftalarda ortaya çıkmaya başlar. Ama ilk günden itibaren düzenli gaz çıkarma işlemi yapılmalıdır. İlk günlerde emmeyi öğrenirken, memeye tutunurken, ağlarken bebekler hava yutarlar ve bu havayı çıkarmazsak mideden bağırsaklara doğru hava ilerler ve bağırsaklarda 2 saat süresince dolaşır ve bebek bu sürede ağrı yaşar. Bizim amacımız bu yutulan havanın bağırsaklara ilerlemeden çıkarılmasıdır.
Bir göğüsten diğerine geçerken 1-2 dakika, emzirme bitince de 5-10 dakika gaz çıkarma işlemini aktif olarak uygulamalıyız. Gaz çıkarmada tek amacımız gaz çıkarma sesini duymak değil, aynı zamanda yutaktaki sütün mideye doğru ilerlemesini sağlayarak kusmayı önlemektir.
Son olarak yaz aylarında bebek bakımına dair bize neler söylemek istersiniz? Anneler neye dikkat etmeliler?
Yaz sıcaklarında özellikle bebeklerin dışarı çıkartılmasında sabah saat 10:00’a kadar ya da 15:00’dan sonra güneşe çıkarılması uygun olur. Bebeklere güneşe çıkarmadan uygun bir güneş kremi sürmek de oluşabilecek yanıkları ve lekelenmeleri önleyecektir. Ayrıca kıyafetlerini de oldukça ince ve tek kat giydirmek gerekir. Pamuklu kıyafetler tercih edilmeli, güneşe çıkarken şapka kullanılmalı, emen bebeklerde bolca emzirmek sıvı kaybını önleyecektir. Ek gıdalara geçen bebeklerde ise mutlaka sık sık su verilmelidir.
Tatilde bebekli ailelere önerileriniz neler? Havuz/deniz hangisi tercih edilmeli?
Tatilde deniz tercih edilmeli, bebek havuzu kullanılacaksa suyun klor oranının bebek için uygun olup olmadığının sorgulanması gerekir.
Tatil yeri araştırırken ailelerin bebek dostu otelleri tercih etmeleri bebekleri açısından daha konforlu olacaktır. Gittikleri otellerde ilkyardım ekibinin olup olmadığını mutlaka sorgulamalılar. Güneşe çıkma saatleri gene sabah saat 10:00’a kadar ya da 15:00’dan sonra olmalı ve bol su tüketimine dikkat edilmelidir.
Teşekkür ederiz Satı Hanım, bize harika bilgiler verdiniz…
Ben teşekkür ederim…