TEOG’dan Daha Önemli Şeyler de Var Hayatta
Özlem Onay, Eğitimci
Malum TEOG sınavının ilk ayağı geride kaldı. “Sürekli müzik dinliyor, test çözmüyor. İnanabiliyor musun?” dedi sınav öncesi bir arkadaşım çocuğu için.
İnanabiliyorum çünkü bir ergen için müzik dinlemek kadar normal, kabul edilebilir bir davranış olamaz sanırım. Kabul edilemez olan sınava girmek zorunda olması aslında. Girdiği sınavın çoktan seçmeli bir sınav olması. Hayatının en kritik eşiklerinden biri olan ergenliğinin başında ve belki ortasında kendisini dinlemek, istedikleri ve hayallerine odaklanmak yerine yaprak testleri çözmek zorunda olması aslında inanılmaz olan. Bu dönemde ilerideki yaşamının şekilleneceğinin sürekli hatırlatılması kabul edilemez. Ailesinin hayallerini, öğretmenlerinin emeklerini boşa çıkarma stresi, geleceğini bu sınavla kazanma ya da kaybetme stresi kabul edilemez olan aslında.
Sistemin getirdiği bu durumu bir eğitimci olarak eleştiriyorum. Öğretim programlarında soran, sorgulayan, eleştiren gençler yetiştireceğiz diye yola çıkılıyor, üstelik ilk dillendirildiğinin üzerinden 13 yıl geçiyor, ancak adı değişse de hala aynı türde, aynı yöntemle aynı sınav yapılmaya devam ediyor. PİSA’da başarısız; ancak, hala aynı yöntemle sınav yapıyoruz. Yaptığınız sınavın şekli, içeriği eğitimin kalitesini, niteliğini de tabii ki etkiliyor.
Eğitimde hedef Türk Milli Eğitiminin Temel Amaçları’nda belirtildiği gibi:
“Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip; insan haklarına saygılı; kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek” olmalıdır.
Bu hedef için çalışan bir sistemde öğrenmenin yeterli ve kaliteli olmaması mümkün olmayacaktır.
Sınava hazırlanan öğrenciler için özel okullarda da devlet okullarında da resim, müzik, beden eğitimi dersleri yapılmıyor. Spor yapmayan, sanatla uğraşmayan bir beden, ruh nasıl mutlu olabilir?
Ancak sorun sadece sistemde değil. Amacın arkadaşlarını rakip gibi görüp onlarla yarışmak olan bir sistemde ne yaparsanız yapın sadece mutsuz, yetersiz hisseden bireyler yetiştireceksiniz. Bizler de ebeveyn olarak kendimizi eleştirmeliyiz.
TEOG’a giren öğrenciler bu durumda da okul öncesi farklı mı? Lise öğrencileri farklı mı? Çocuklarını mutsuz bireyler olarak büyütmeye çalışan bir ülkede yaşıyoruz. 3 yaşından itibaren hep bir yarış içinde büyütüyoruz. 5 yaşında okuma-yazma öğrenmek zorunda değil. Çünkü okuma-yazma öğrenmenin yaşı 5 yaş değil. 1.sınıfta 3 basamaklı sayıları çarpabilmesi gerekmiyor. 4.sınıfta TEOG’a, 9.sınıfta 4 yıl sonra gireceği sınava çalışması gerekmiyor. Bunun suçlusu biraz da ebeveynler değil mi?
En zeki, en başarılı, en güzel, en akıllı yarışı yerine, mutlu, keyif almayı, eğlenmeyi, bilen, empati kurabilen, sevebilen, saygı duyabilen, arkadaşlarıyla dalga geçmeyen, zorba olmayan, insanların zayıflıklarının üzerine gitmeyen, dünyasında sözsel ya da fiziki şiddet olmayan, öfkesini kontrol edebilen, çözüm üretebilen, gözlemleyip eleştirel bakabilen, özeleştiri yapabilen bireyler yetiştirmek için çaba harcamalıyız. Zaten böyle bir çocuk hedefi olan, yani başarılı bir birey olacaktır. Yani 4 yıl sonrası sınav için çalışmayacak, öğrenmeyi öğrenecek. Can çekişen dünyamızın en çok buna ihtiyacı var. Gördük ki en iyi okullardan da mezun olsa insan mutlu olamıyor, hak ettiğini kazanamayabiliyor.
2 ay kadar önce elim bir kazayla babasını kaybeden ve iki aydır hastanede ağır ameliyatlar geçiren yakın arkadaşımın kızının TEOG sınavı öncesi hastaneye ziyaretçi olarak gelen öğretmenine söylediği kulaklarımda çınlıyor: “TEOG’dan da önemli şeyler oluyor hayatta.”. Unutmayalım hayatta gerçekten de TEOG’dan da önemli şeyler oluyor.
Bir ay sonra ikincisi yapılacak olan sınavda öğrencilere başarılar diliyorum. Ne de olsa en önemli şey başarı. Başarı demek de çoktan seçmeli soruları doğru cevaplayabilmek demek bu sistemde. Tabii ki çarkın parçasıyız, dönüp duruyoruz. Ancak en azından çocuklarımızın en az zararla bu sistemde var olmalarını sağlayabiliriz.
Sevgiyle kalın.