Erken Yaşta Dil Öğrenimi
Özlem Onay, Eğitimci
Neden Erken Yaş?
Yabancı dil öğrenmede uygun yaş olup olmadığı konusuna şimdiye kadar kesin bir açıklama getirilememiştir. Ancak dil bilimciler ve eğitimciler erken yaşta yabancı dil öğretiminin çocuğun bilişsel gelişimine katkıda bulunacağını, çocukların beyinlerindeki dil gelişiminin iki yaşında başladığını ve bu gelişimin ergenlik dönemine kadar sürdüğünü açıklamaktadır. Yani, eğer çocuk bu dönemde yabancı dil öğrenmeye başlarsa yabancı dili de anadili gibi rahatlıkla öğrenebilir.
Erken Yaşta Dil Öğrenmenin Faydaları Nelerdir?
- Çocukların biyolojik donanımı (beyin gelişimi, gırtlak yapısı) yanında psikolojik ve ruh hâlleri de ikinci dil öğrenmeye uygundur. Üç-altı yaşları arasında oldukça meraklı olduklarından bu dönemde çocukları yabancı dille tanıştırmak gerekmektedir.
- Çocuklar erken yaşlarda biyolojik, sosyal veya duygusal engellerinin olmayışından, öğrenmeye yönelik yanlış inanışlarının henüz var olmamasından, hata yapmaktan korkma ya da utangaçlık gibi öğrenmeye engel olabilecek ya da öğrenmeyi yavaşlatacak duygulardan uzak olmalarından dolayı (ve hatta komik olmaktan zevk alırlar) daha hızlı öğrenirler.
- Erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başlayan çocuklar anadili konuşmacılarına yakın sesletim geliştirirler. Yani hedef dili doğru telaffuzla öğrenirler. Çocuğun bu dönemlerde öğrendiği dil neredeyse anadili kadar iyi olabilmektedir.
- Yabancı dil öğrenimi sırasında çocuklar sadece bilgi almakla kalmayıp yaşama daha estetik yaklaşma ve daha estetik algılama kabiliyeti de kazanmaktadırlar.
- Erken yaş öğrenicileri yabancı bir dilde öğrendikleri sözcükleri oyunlarla, şarkılarla ve büyük bir güdülenme ile öğrendikleri zaman öğrendiklerini yaşantılarına büyüklere oranla daha kolay aktarabilirler. Örneğin dramatizasyon- mim tekniği ile yapılan bir eğitim erken yaş öğrenicilerinin kinestetik, müzikal, görsel ve dilbilimsel zekalarını kullanmalarına izin vereceği için oldukça etkin olabilir.
- Küçük yaşta yabancı dil ile karşılaşan çocuklar kendi kültürel değerlerini ilerde yabancı ülkelerdeki kültürel değerlerle de karşılaştırarak daha hoşgörülü, evrensel, iletişim yetisi güçlü bir birey olabilir. Yani erken yaştaki dil eğitimi çocuğun toplumsal, bireysel ve kültürel gelişimine olumlu etkilerde bulunur.
Erken Yaşta Yabancı Dil Öğretimi Nasıl Yapılmalıdır?
Rudolf Steiner, sadece okul öncesinde değil, ilkokul yıllarında da derslerin daima oyunla karışık biçimlendirilmesi, gündelik ders ritminin tıpkı soluk alıp verme ritmi gibi, belli bir ders konusuna yoğunlaşma ile, çocuğun tüm bedeni ve duygularıyla hareket halinde var olabildiği oyunla ritmik biçimde çeşitlendirilmesi gerektiğini söylemektedir. (The Study of Man, Rudolf Steiner). Erken yaşta yabancı dil öğretimi de oyun etkinliklerinin bir devamı gibi tasarlanmalıdır. Oyunlar, el becerisi çalışmaları, tüm bedensel tepki etkinlikleri, şarkılar, rol yapma ve drama etkinlikleri çocukların farkına varmadan ve zorlanmadan çalışmalara bireysel ve grup içinde katılımını sağlayacaktır. Okul öncesindeki çocuklar cümleler kurabilir, sınıflandırmalar yapabilir, renkleri ayırt edebilir, grup oyunlarına katılabilir; boyama, kesme ve yapıştırma yapabilirler. Bu sebeple bu yaş gruplarıyla çalışılırken öncelikle bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak grup çalışması, bireysel etkinlikler, şarkı ve oyunlar, mim-dramatizasyon gibi eğlenerek öğrenme sağlanmalıdır. Bu süreçte ise görsel materyallerden ve farklı araç-gereçlerden faydalanılmalıdır. Çocuk dilin ritmini, sesini, sesletimini ve tonlamasını en doğru şekilde şarkılarla, oyunlarla, canlandırma ve tekrarla öğrenir.
Çocuk ne kadar küçükse ve hedef dile ne kadar maruz kalırsa o dili o kadar kolay ve hızlı öğrenir. Bu sebeple mümkün olduğunca hedef dil kullanılmalıdır ancak küçük yaşlarda dil öğrenimi zevkli ve neşeli olarak gerçekleştirildiğinde daha etkili olmaktadır. Bu sebeple erken yaş öğrenicilerine oyun, şarkı, boyama, mim, rol yapma gibi eğlenceli aktivitelerle yaklaşmak gerekir.
Dili kullanabilmek için önce dinlemek, anlamak gerekmektedir. Çocuğunuza bir şarkı dinlettiğinizde ve yeterince tekrar ettirdiğinizde bir süre sonra çocuğunuz şarkıya sizinle eşlik edecektir. (Ancak yabancı dilde anlam genellikle hareketlerle kazanılmaktadır. Bu sebeple beden dilinizle şarkıyı canlandırdığınızda öğrenme içselleşecektir) Böylece etkileşimsel öğrenmeye olanak tanınmış ve anlamlı öğrenme desteklenmiş olacaktır.
Örnek 1: “How’s the weather? It’s raining.” dizesini ele alalım. Şarkıyı öğrendikten sonra yağmurlu bir günde “How’s the weather?” sorusunu yönelttiğinizde alacağınız yanıt “It’s raining” olacaktır.
Örnek 2: Sayıları öğretirken yapılacak en iyi aktivitelerden biri şöyledir: Duydukları ya da söyledikleri sayının büyüklüğüne göre hareket edebilirler. Ama bunu önce siz yapmalısınız. Bunu yapmanın en kolay yolu küçükten büyüğe doğru sayarken ses tonunu yavaş yavaş yükseltmek, geriye doğru sayarken ses tonunu düşürmektir. Çalışma, başlangıç düzeyindeki öğrenciler için korkuya ve heyecana kapılmadan dil öğrenimini sağlayan TPR (Tüm Bedensel Tepki Yöntemi) aktiviteleriyle birleştirilebilir. 1’den başlarken çömelip iyice kapanıp ses tonunu da alçaltıp, sayı büyüdükçe onlar da büyüyerek ve ses tonlarını yükselterek sayabilirler. 10’a geldiklerinde iyice gerilip bitirebilirler. Geriye doğru sayarken geriye doğru adım atıp ileri doğru sayarken ileri adım atabilirler.
Oyun, doğal öğrenme yönteminin vazgeçilmez bir öğesidir.
Neyi/Ne Kadar Öğretmeliyiz?
Yabancı dili öğrenmeye yeni başlayan çocukların yabancı dil öğrenmeyi sevmeleri ve öğrenirken kendilerine güvenerek, eğlenerek öğrenmeleri asıl hedef olmalıdır.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki bir dil öğrenilirken hafızada en fazla ve en kolay saklanan şeyler isimler, sayılar ve şarkılardır. Özellikle şarkılar neredeyse bir ömür boyu hafızada saklanabilmektedir.
Bu dönemde çocuğun kendi ders kitabını kendisinin hazırlamasına olanak verilip öğrenme ve öğretme sürecine etkin bir biçimde katılımı sağlanabilir. Örneğin renklerle ilgili bir şarkıdan sonra, boyama, kesme-yapıştırma çalışmaları yaptırabilirsiniz. Daha sonra bu etkinliklerle bir ünite oluşturabilirsiniz.
Okul öncesinde öğretilebilecek içerikler:
- renkler,
- sayılar,
- yakın çevresinde kullandığımız eşyalar,
- hayvanlar,
- meyveler,
- bedenimizdeki organlar
- evimizdeki odalar ve eşyalarla ilgili temel sözcükler
- selamlaşma,
- kendini tanıtma,
- eşyaları betimleme gibi temel günlük dil işlevleri
Kullanılabilecek Materyaller:
Erken yaşta dil öğrenen çocuklara bilişim teknolojilerine paralel olarak uygun materyaller seçilmelidir. Oyunlar, şarkılar, boyama, resmetme, dramatizasyon- mim gibi değişik etkinlikler ve doğal yöntemlerle hedef dilin kazandırılması amaçlanmalıdır. Özellikle oyun ile yabancı dil öğretimi dinleme, taklit etme, kavram oluşumu gibi dil gelişiminin temelini oluşturan bu becerilerin gelişimine yardımcı olmaktadır.
Hikaye kitapları: Çocuklar hikaye kitaplarında geçen yeni kelimeleri öğrenme fırsatı bulmakta ve hikaye kitabı sayesinde kelimelerin anlamlarını bilmeseler de zamanla öğrenmeleri sağlanmaktadır.
Kuklalar: Kuklaların kullanılması dil öğretiminin daha eğlenceli olmasını sağlayacaktır.
Örneğin, “Timmy(kuklanın adı), can you swim? No, I can’t but I can sing And Timmy, then sing a song”
Şarkı, dans: Ders çalışırken konuları, içeriğine uygun danslarla tekrarlayabilirsiniz.
Pandomim, okunan bir şeyi canlandırma, drama: Çocukta yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirmesi, zihinsel kapasiteyi geliştirmesi, duyguların farkına varılması ve ifade edilmesi, iletişim becerilerine olumlu katkı, grup içi süreçlere olumlu katkılar (arkadaşlık), öğretici ve çocuklar arasında olumlu ilişkilere katkı, genel öğrenici performansına olumlu etkisi sebebiyle mim ve dramatizasyon çalışmalarına, grup etkinliklerine ve ikili çalışmalara önem vermelisiniz.
Beden dilini kullanma: Konunun içeriğine göre, beden duruşunuza, jest ve mimiklerinize şekil verebilirsiniz. Bu sayede çalıştığınız konuya duygusal bir renk de katmış olursunuz.
Bilgisayar desteği, görsel kartlar (flashcards) ve kes-yapıştır görselleri: Dil öğretiminde, resim çizdirmek ya da boyama yaptırmak gibi farklı türden dil aktiviteleri uygulamalarına yer vererek öğrencilerin farklı algılama şekilleri ve süreleri dikkate alınmalıdır. Kesme, yapıştırma, boyama, çizme gibi el becerileriyle ilgili çalışmalar farklı zekâ türleri için çok önemlidir. Çocukların çalışma alanlarının çeşitli posterlerle, hayvan resimleriyle, dikkat çekici resimlerle ve geçek objelerle donatılmasına dikkat edilmelidir.
Yabancı Dil Öğretirken Yapılması Ya da Asla Yapılmaması Gerekenler:
- Çeviri yapma. Göster ya da hareketle açıkla.
- Açıklama yapma. Soru sor.
- Yanlışları yineleme. Doğrusunu söyle.
Hatırlatma: Okul öncesinde dili öğretirken asıl hedef önce dili sevdirmek, eğlenmek ve oyun oynamak olmalıdır.